Teknolojinin hayatımızda bu kadar yer kapladığı bir dönemde insanlık olarak hala doğal afetler, iklim değişiklikleri ve salgınlar karşısında aciz kalıyor ve kendimizi yetersiz hissetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Geçtiğimiz yıldan beri devam eden pandeminin hızının hala düşmemesi, yeni çıkan varyantlar sebebi ile kat ettiğimiz yolun yeterli olmaması, geçen haftalarda yaşadığımız orman yangınları, sel felaketleri vb. Yaşananların hepsi bizlere adeta bu acizliğimizi tekrar tekrar hatırlatıyor, insanlık adeta kendi kazdığı kuyuya düşüyor.
Bu kadar buluş ve inovasyon yapılıyor, evlerimizi robotların yardımı ile temizliyor, kahvelerimizi ve yemeklerimizi onlara yaptırıyor, yerimizden bile kalkmadan tüm marketleri ayağımıza kadar getirebiliyoruz ancak hala kanserden, salgından, selden ve yangından dolayı mağdur oluyor ve canlılarımızı koruyamıyoruz. İşin daha da kötü kısmı bu felaket senaryolarını öngöremiyor ve yeterli tedbir alamıyoruz.
Tüm bu olanlar sebebi ile biraz daha risk analizlerimize iklim değişikliği sebebi ile dünyanın altında olduğu riskleri değerlendirmeye ayırmalı ve teknoloji ve inovasyon faaliyetlerini günlük hayatımızda rahatımıza rahatlık katmaktan çok, birincil önceliğimiz olan yaşam hakkını korumak için kullanmanın yollarını aramalıyız. Elbette yalnız biz değil tüm ülkeler, sivil toplum kuruluşları elele verip, alacağımız önlemleri teknoloji çağına uygun hale getirmeli ve bunu global bir savaşa hazırlanırcasına yapmalılar.
Tüm bu kaygılarla hep birlikte sürdürülebilir bir yaşam yaratmanın ne olduğuna odaklanmalı, bu konuda okumalı ve paylaşımlarımızı çoğaltarak bu alandaki faaliyetlere katkılar sunmalıyız. Ben de bu yazımda konuya dair bilgi edinebilmek adına bazı naçizane notlar paylaşmak istedim.
Öncelikle kavramlar
Sürdürülebilirlik nedir?
En yaygın tanımı ile üretim ve çeşitliliğin devamlılığı sağlanırken insanlığın yaşamının daimi kılınabilmesidir. Başka bir ifadeyle, kendi ihtiyaçlarımızı, gelecek nesillerin ihtiyaçlarından ödün vermeden karşılayabilmemizdir. Yani “ben tüketeyim, refah içinde yaşayayım da benden sonra gelecek nesiller ne yaparsa yapsın”, demeden, kaynakları etkin, geri dönüştürülebilir şekilde kullanmak için yalnız bireysel değil, toplumsal bir vizyon oluşturmaktır.
Sürdürülebilirlik türleri nelerdir?
Başlıcaları tarım, mimari, tekstil gibi alanlarda bilinse de, yapılan inovasyon örneklerine göre çok farklı alanlarda da sürdürülebilir yenilikler görülmektedir.
Sürdürülebilirliğin bileşenleri nelerdir?
- Çevre koruma
- Ekonomik büyüme
- Sosyal gelişim
Amaçlanan nedir?
Yoksulluğun ortadan kalkması, refah seviyesinin artması ve böylece gelecek nesillere daha yaşanabilir bir ekosistem bırakılması hedeflenmektedir.
Sürdürülebilirlik konusunda 2015 yılında, 193 ülkeden dünya liderleri Birleşmiş Milletler şapkası altında bir araya gelerek bazı kalkınma hedefleri belirlemiş ve rapor olarak sunmuştur.
2030 yılına kadar tamamlanması beklenen bu hedefler aşağıdaki gibi belirlenmiştir. (https://unstats.un.org/sdgs/indicators/database/)
Hedef 1 Yoksulluğun tüm biçimleriyle her yerde sona erdirmek
Hedef 2 Açlığı sonlandırmak, gıda güvenliğini ve gelişmiş beslenmeyi sağlayın ve sürdürülebilir tarımı teşvik etmek
Hedef 3 Sağlıklı yaşamları sağlamak ve her yaştan herkes için refahı teşvik etmek
Hedef 4 Kapsayıcı ve eşitlikçi kaliteli eğitim sağlamak ve herkes için yaşam boyu öğrenme fırsatlarını teşvik etmek
Hedef 5 Cinsiyet eşitliğini sağlamak ve tüm kadınları ve kızları güçlendirmek
Hedef 6 Herkes için su ve sanitasyonun mevcudiyetini ve sürdürülebilir yönetimini sağlamak
Hedef 7 Herkes için uygun fiyatlı, güvenilir, sürdürülebilir ve modern enerjiye erişimin sağlanması
Hedef 8 Herkes için sürdürülebilir, kapsayıcı ve sürdürülebilir ekonomik büyümeyi, tam ve üretken istihdamı ve insana yakışır işi teşvik etmek
Hedef 9 Dayanıklı altyapı oluşturmak kapsayıcı ve sürdürülebilir sanayileşmeyi ve yeniliği teşvik etmek
Hedef 10 Ülkeler içinde ve ülkeler arasında eşitsizliği azaltmak
Hedef 11 Şehirleri ve insan yerleşimlerini kapsayıcı, güvenli, dayanıklı ve sürdürülebilir kılmak
Hedef 12 Sürdürülebilir tüketim ve üretim kalıplarını sağlamak
Hedef 13 İklim değişikliği ve etkileriyle mücadele için acil önlem almak
Hedef 14 Sürdürülebilir kalkınma için okyanusları, denizleri ve deniz kaynaklarını korumak ve sürdürülebilir şekilde kullanmak
Hedef 15 Karasal ekosistemlerin sürdürülebilir kullanımını korumak, restore etmek ve teşvik etmek, ormanları sürdürülebilir bir şekilde yönetmek, çölleşmeyle mücadele etmek ve arazi bozulmasını durdurmak ve tersine çevirmek ve biyolojik çeşitlilik kaybını durdurmak
Hedef 16 Sürdürülebilir kalkınma için barışçıl ve kapsayıcı toplumları teşvik etmek, herkes için adalete erişim sağlamak ve her düzeyde etkili, hesap verebilir ve kapsayıcı kurumlar oluşturmak
Hedef 17 Uygulama araçlarını güçlendirmek ve Sürdürülebilir Kalkınma için Küresel Ortaklığı yeniden canlandırmak
Bu hedefleri benimseyen ülkeler çalışmalarının hedeflerle kendi kalkınma planlarında bu hedeflere yer vermiş ve buna bağlı olarak yapılan proje paralel yürümesine gayret etmiş ve etmektedirler.
Bu doğrultuda son dönemlerde sürdürülebilirlik konusuna katkı sağlayan inovasyonlardan bazı örnekler vermek yararlı olacaktır.
Dumansız Proje: Smog Free Towe denen bu yapı 7 metre yüksekliğinde olup, en yüksek performansında saatte 30.000 m3 havayı temizlemektedir. Güney Kore, Çin, Hollanda, Meksika ve Polonya’da kule kampanyaları başlatılmış.
Afet bölgelerine elektrik getiren otonom bir güneş balonu: Zéphyr adı verilen bu balon yaban hayatı gözlemlemek, hava kalitesini ölçmek gibi bilimsel görevlere dahil edildiği gibi, bir afet sırasında koordinasyonu teşvik etmek için kullanılabilirler.
Air Carbon: Sürdürülebilir bir plastik türü olan bu inovasyon, diğer plastikler gibi yağdan yapılmadıkları için daha az maliyetli olduğu gibi üretiminin ve kullanımının her adımı tamamen yeşil ve sürdürülebilirdir.
Güneş Camı: Güneş camı güneş enerjisini yakalayabilecek ve depolayabilecek, yapılan araştırmalara göre ABD enerji ihtiyacının tam % 40’ına yetebilecek bir pencere alanına sahip olacak.
Çölde ayna yardımıyla domates üretimi: Avustralya’daki Sundrop Farm, güneş ışınlarını ayna ile uygun açılarda yansıtarak güneş ışığından daha çok verim alıyor ve domateslerini daha sürdürülebilir bir şekilde yetiştiriyor.
Kurak bölgelerde sis ve pustan içilebilir su temini: Fas kökenli Dar Si Hmad adlı vakıf ve Almanya kökenli Su Vakfı ortaklaşa başladıkları CloudFisher adlı projede sis ve pusu hunilerin içinde yoğunlaştırıp arıtarak evlere içilebilir su temin ediyorlar.
Tüm bu örnekler hiç kuşkusuz yaratıcılığın sınırının olmadığını ve teknolojik gelişmelerin geleceğimize katkıda bulunmasının önemini gözler önüne seriyor.
Odağına gelecek nesilleri ve dünyanın yaşanabilir bir yer olarak kalması hedefini alan ülkeler arttığı sürece, bu ülkelerce teşvik edilen start-up’lar, girişimciler veya iş dünyasının önde gelen firmalarının yalnızca ticari kaygılarla değil gelecek kaygısı ile iş geliştirmeye de önem vereceklerine inanıyorum.