Yaklaşık 700 patente imza atan Nikola Tesla, 1856 ile 1903 yılları arasında yaşadı. “Tesla” soyadı bile “sap kısmında belli açılarda geniş kesici bıçağın bulunduğu ağaç kesme baltası” anlamına geldiğine göre ailenin kökenindeki teknik potansiyelin tahmin edilebilmesi mümkün :))
Çocukluğunda iki ablası tarafından yetiştirilen Nikola’nın çocukluğu kırlarda geçmişti. O zamanlar erkek çocuklar yüzmek için koya giderlerdi. Nikola’nın o zaman bile en sevdiği eğlencelerden biri kanatsız buhar türbinlerinin temelini oluşturacak olan düz su çarkı idi.
Nikola’nın küçükken yaptığı en dahice buluş, tahta bıçaklar üzerine yapıştırılan veya dörtlü olarak yan yana dikilen 16 Mayıs böcekleri tarafından çekilen pervaneydi. Nikola ; bu böcekler için “Bu yaratıklar inanılmaz ölçüde etkiliydi. Bir kere başladıklarında durmak nedir bilmez ve saatlerce dönmeye devam ederlerdi.” diyordu.
Nikola mucitliğine dair yeteneğini çoğunlukla annesine borçlu olduğunu ifade ederdi. Anılarında annesi için şöyle diyor; “Annem nadir yeteneklere ve cesarete sahip muhteşem bir kadındı. Anneannem görme yeteneğini kaybedince annem, tüm aile sorumluluğunu üstüne almış, bu nedenle okula gidememiş ve okuma yazma öğrenememiş. Ama inanılmaz bir hafızaya sahipti, ciltler dolusu yerli ve klasik Avrupa şiiri külliyatını ezbere okuyabiliyordu.”
Annesi ve babası Nikola’ya rahip okuluna gitmesi için baskı yapıyorlardı. Nikola, tatil için kuzeninin yanına Karlovac’a gitti. Orada dil ve matematik eğitimi aldı. En etkileyici profesörü, serbestçe dönebilen, alüminyum folyo ile kaplı, statik makineyle bağlandığında hızlı dönmesi için yapılan ampül gibi, prensipleri kendi icatlarıyla göstererek öğreten fizik profesörü Martin Sekulic idi. Dört yıllık okulunu üç yılda bitirdi. Mezuniyetinden sonra Kolera salgınına rağmen ailesinin yanına döndü ve çok geçmeden o da rahatsızlandı. Onu başında bekleyen babasına tam da zamanında konuyu açtı ve dedi ki: “Belki de mühendislik okumama izin verirsen iyileşirdim.” ve sonunda beklemediği bir cevap aldı : “Dünyadaki en iyi teknik okula gideceksin.” Babası onu, sağlığına kavuşması için bir yıl açık havada egzersiz yapması için ikna etti. Doğada geçirdiği bu süre onu bedensel ve zihinsel olarak güçlendirdi.
Nikola’nın ilginç bir özelliği vardı. Çocukluğundan beri sanrılar görüyordu. Örneğin düşündüğü bir nesneyi veya olay imge şeklinde gözünün önüne geliyordu. Bu durum onun icatlarını kolayca hayal edebilmesini sağladı. Doğada olduğu süre içinde düşündü, planlar yaptı, neredeyse tamamı yanlış olan birçok şey tasarladı. Zihnindeki görüntüler ne kadar net de olsa prensipler hakkındaki bilgileri sınırlıydı. Örneğin mektup ve paketleri denizin öbür yakasına hidrolik basınca direnecek güçte yuvarlak konteynerler içinde deniz altından tüple taşıyacak bir ürün tasarlamıştı. Türü su vasıtasıyla yürütecek pompalama sisteminin tüm hesapları doğru idi ama tüpün akan suya direncini hesap ettiğini atladığını fark ettiğinde bu icadı kamu malı yapmak durumunda kaldı. Yani teknik bir eğitim almamış olması hayal gücünü bir icada dönüştürmesine mani oluyordu.
Nihayet Avusturya-Graz’da yer alan bir Politeknik Okula başladı. İlk yıl ebeveynlerine sürpriz yapmak için gece gündüz çalışan Nikola, evine elinde sertifikaları ile gittiğinde babasından beklediği takdiri alamadı. Babası öldükten sonra bu durumun profesörlerden birinin babasına mektup yazarak bu şekilde çalışmaya devam ederse oğlunun öleceğini yazması olduğunu öğrendi.
İkinci yıl ordu bursu kesilince yaşadığı ekonomik zorluklar nedeni ile Nikola kendini kumara verdi. Ailesinin tüm parasını bitiren Nikola’nın okulu bırakmak zorunda kaldığı halde derslere gayri resmi olarak devam ettiği söyleniyor. Maalesef teknik bir okul okumak için babasını zor ikna eden Nikola, mühendislikten mezun olamayan alaylı bir teknik adam olarak kalmıştı. Ancak mucitlik okulda öğrenen bir iş değildi, bu nedenle içindeki mucidi durdurmayan Nikola çalışmalarına tüm hızı ile devam etti.
Derken 1881’de Budapeşte’de Budapeşte Telefon Borsası adında bir telgraf şirketinde çalışmaya başladı . Çok geçmeden terfi etti. Ardından Edison’un şirketinden iş teklifi alarak Paris’e gitti ve tesislerdeki sorunları gidermek üzere görevlendirildi. Ardından bu şirketteki bir müdürün referansı ile Amerika’ya gönderildi. Edison’un doğru akımla kurduğu şebekelerde sık sık sorunlar çıkıyordu ve Nikola yine bu teknik sorunları düzeltmekle görevlendiriliyordu. Nikola’nın en büyük hayalı alternatif akımı hayata geçirmekti. Ancak Edison bu sistemi çok tehlikeli bulduğu gibi işine müdahale edilmesinden de hoşnut olmayan bir yapıya sahipti. Edison’un şirketinden hak ettiği bazı ücretleri alamadığını iddia eden Nikola 6 ay sonra istifa etti. Bu projelerden biri de ark aydınlatma sistemi idi.
İstifasından sonra proje üstünde çalışmaya devam etti ve tanıştığı 2 girişimci Nikola’nın şirketine finansörlük yapmak istedi. Yatırımcılar Nikola’nın yeni fikirlerine pek ilgi göstermedikleri için ortaklık uzun sürmedi ve Nikola yine işsiz ve parasız kaldı. 1886’nın sonlarında bu defa iki yeni kişi Nikola’nın icatlarına destek olarak patentlerini almayı kabul ettiler. Birlikte Nisan 1887’de Tesla Electric Company‘yi kurdular. Ona bir laboratuvar kurdular ve Nikola yeni tip elektrik motorları ve jeneratörler yaptı. Sonunda alternatif akımı hayata geçirme hayali gerçek oldu ve alternatif akım kullanan bir indiksiyon motoru geliştirdi. Üretilen patentlerin elde edilen kârın 1/3’ünün Nikola’ya, 1/3’ünün Peck ve Brown’a, kalan 1/3’ünün ise fon geliştirme olarak bölüneceği konusunda anlaştılar.
Alternatif akım üretmek için daha iyi bir yol bulmaya çalışan Nikola, buharla çalışan pistonlu bir elektrik jeneratörü geliştirdi. 1893 yılında patentini aldı ve o yıl Chicago Kolomb Dünya Fuarı‘nda tanıttı.
1895’te talihsiz bir olay yaşandı ve laboratuvarında yangın çıktı. Deney aletleri hurdaya döndü. Bütün maddi birikimini bu laboratuvara ayıran Nikola için bu bir felaketti.
1898’de New York’taki Madison Square Garden’da bir radyo uzaktan kumanda gösterisi düzenledi. Küçük bir gölde, yüzmek için 1 metrelik anten direğine sahip bir tekne kurdu. Geminin içinde bir radyo vardı. Uzaktan radyo kontrolü sayesinde Nikola Tesla, izleyicilerin isteği üzerine ileri, sola veya sağa dönüş, dur, geri, ışıkları açıp kapama gibi çeşitli işlemleri gerçekleştirebildi. Bu unutulmaz gösteri tüm izleyicilerin ilgisini çekti ve günlük gazetenin ön sayfasında yer aldı. Mart 1899’da laboratuvarda ilk kez ses dalgaları yaydı. Uzaydan gelen kozmik ses dalgalarını kaydetti. Haberi duyurduğunda bilim camiasının ilgi ve desteğini alamamasının sebebi o yıllarda kozmik radyo dalgalarının bilim camiasında yeri olmamasıydı.
Mart 1904’te Nikola , “Elektrik Dünyası ve Mühendisliği” dergisinde Kanadalı Niagara Enerji Şirketi’nin bir kablosuz enerji iletim sistemi kurmak istediğini ve 10 milyon voltluk bir voltaj kullanmayı umduğunu duyurdu. 10.000 beygir gücü dağıtan bir sistemdi bu. Niagara projesi hiçbir zaman kağıda kaydedildiği gibi gerçekleşmedi, bunun yerine küçük bir elektrik santrali inşa etti.
Ağustos 1917’de, uzaktaki nesnelere kısa dalga darbeleri göndererek, kısa dalga darbelerinin, fosfor ekranında yansıyan kısa dalga darbeleri toplanarak görüntülenebileceğini açıkladı.
İkinci Dünya savaşı başlamadan kısa süre önce bir kaza geçirdi. Altı ayı yatakta geçirdi. Öldüğünde 86 yaşındaydı. Ölümünden sekiz ay sonra ABD yüksek mahkemesi radyonun mucidinin Nikola Tesla olduğu yönündeki kararı onayladı.
Nikola Tesla’nın yaşadığı maddi imkansızlıklar ve şanssızlıklar, maalesef onun yıllar boyunca yaptığı çalışmalarla daha fazla öne çıkmasını engelledi . Bu durum birçok buluşla ilgili tamamlayamadığı çalışmaların başka bilim adamlarınca tamamlandığında kendi adlarına patent almalarına yol açtı. Buna rağmen 700 patent almayı başarması sizce de onun ne kadar dahi olduğunu göstermeye yetiyor değil mi?
Kaynakça: Bilime Yön Verenler
Nikola Tesla’nın Laboratuvarındaki Fotoğrafı – Malumatfuruş