Çay ve kahve içmeyi çok seven bir insan olarak bu konudaki yenilikler de ilgimi çok çekiyor. Bu konuda bir kaç tespitimi paylaşmak istedim.
Yıllar önce çok da Türk kahvesine ilgi göstermediğim bir dönem bir buluşla ilgilenme fırsatım oldu. Üstelik buluşçu ile saatler süren telefon konuşmaları yaptım ve buluşçu her seferinde bu kahvelerden ekipçe içmemiz için kargo ile bize gönderi iletti. 3ü 1 arada kahvelerin en revaçta olduğu bu dönemde, Türk kahvesi makinelerinin çok da yaygın olmadığı ve eski usul kahve yaptığımız için dakikalarca ocak başında beklemek zorunda kalıyorduk. İşte böyle bir dönemde sıcak suya atılan ve karıştırılıp doğrudan içilebilen bu Türk Kahvesi çok ilgimizi çekmişti. Tat olarak da gurme boyutunda değilseniz Türk kahvesi ihtiyacınızı giderme şansınız oluyordu. Tabi o zamanlar 2006-2007 yılları idi.
Yıl oldu 2022 ve nerede ise bu yılın da sonuna geldik. Aynı mantıkla üretilmiş bir çay piyasaya çıktı ve oldukça fazla reklamı yapılıyor. Hem de yabancı bir firmaya ait Türkiye’de çok bilindik bir markanın. Ben de alıp denemek istedim. Bahsettiğim kahve, Türk kahvesi olduğu halde suda rahatlıkla çözünüyor ve hızlı olunması istenen hallerde tercih edilebilir bir tada sahip bulunuyordu. Denemek için aldığım çay ise posa dibine çökene kadar karıştırılması önerilen bir çay. Ancak ne kadar karıştırırsam karıştırayım ilk anda oldukça mat bir görünüme bürünüp, bardağın ağız kısmına posalar bulaştığı için bana çok kullanışlı gelmedi. Üstelik tortuların dibe çökmesi pek de mümkün olmuyor ve bardağın içinde dağılıyorlar. Tadı da maalesef sallama çaylara göre daha az aromalı.
İki ürün arasında bunca yıl geçmesine rağmen benzer şekilde üretilmiş iki içeceğin birbirinden bu kadar farklı olması ve suda tamamen çözünebilen bir içecek yapmanın teknolojik olarak hala neden uygun olmadığı soruları aklımda döndü durdu.
Bu konudan bağımsız olarak bu tarz ürünlerin nasıl korunabileceğine de değinmek isterim. Öncelikle içeriğine koyulan maddelerin kimyasal karışımı ürün olarak korunabilir. İkinci olarak bu ürünün üretilme yöntemi yeni ise korunabilir. Son olarak da daha önce bu şekilde üretilmiş bir ürünün teknik bir sorununu giderme şansı oldu ve bu yeni yöntem sayesinde sorun çözüldü ise bu yöntem ya da sonucunda çıkan yeni ürün korunabilir. Örneğin bahsettiğim çay, posalardan ötürü kişide inanılmaz bir rahatsızlık yaratıyor. İnovatif bakış açısına sahip bir firma bu konuda çeşitli anketler yapıp bu sorunu tespit etse ve yeni bir çalışma ile posasız bir karışım yapsa, bu yeni ürünün içeriğine patent başvurusu yapabilir. Burada anlatmak istediğim elbette kesin belge alınabileceği değil ancak korunması amacı ile patent ya da faydalı model başvurusuna konu olabilir olup olmadığını örneklemek istedim. Başvuruların belgeye dönüşebilmesi için elbette uzun araştırma ve inceleme süreçlerinden başarı ile çıkması gerekmektedir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’nda yaptığım hızlı araştırmada 2006’da yapılan çözünebilir Türk kahvesi başvurusu sonrasında başka firmaların da bu tarz başvurular yaptığı ve belge almaya uygun görülen başvuruların bile olduğunu gördüm. Ancak söz konusu çay başvurusunu henüz ilanda göremedim.
En akla gelmeyen konuların bile patent veya faydalı model başvurusuna konu olabileceğini görüyoruz. Bu nedenle, başımıza icat çıkaranlarımız çok olsun.