İki yıldır ülkemizi ve dünyayı esaretine alan Covid 19 salgını, son dönemde biraz daha hafifleyen varyantların çıkması ve tedavi için geliştirilen ilaçların uygulamaya konması ile gündemdeki yerini başka konulara bırakmaya başladı. Hastalıkta tedavi yöntemleri geliştikçe ve salgının seyri hafifledikçe hastalığı geçiren insan sayısı da gitgide artıyor. Ben de bu sürecin sonunda hastalığa yakalananlardanım. Nispeten rahat geçirdiğim bu hastalık sonrasında aşının yanı sıra doğal bir bağışıklık kazanmamın iyi olduğunu düşünüyorum. Ancak ilerleyen süreçlerde bağışıklık sistemimin çok daha kuvvetli olması için neler yapabilirim bu konulara odaklandım. Bu süre zarfında buluşlarının patent vekilliğini yaptığım Dr. Hüseyin Çoban Hocam aklıma geldi ve D vitamininin birçok hastalığa iyi geldiğine dair araştırmaları ile ilgili görüşerek sizleri de ilk ağızdan bilgilendirmek istedim. Kendisi ile yaptığımız söyleşiden aldığım notları yararlanmanız için paylaşıyorum.
Hocam öncelikle kendinizi tanıtabilir misiniz?
Merhaba. Adım Hüseyin Çoban. Dokuz Eylül Tıp Fakültesi 1993 yılı mezunuyum. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesinde Ortopedi ve Travmatoloji uzmanlık eğitimi aldım. 29 yıldır hekim olarak çalışmaktayım.
D vitaminin hastalar ve hastalıklarla ilişkisini ne zamandır araştırıyorsunuz?
Vitamin D hastalar ve hastalıklar üzerindeki etkisini yirmi yıldır farkındayım. Son on üç yıldır da yoğun ilgi alanımdadır.
D vitaminin insan vücudundaki görevleri nelerdir?
Vitamin olarak adlandırılsa da Vitamin D aslında bir hormondur. Vücutta üretilmektedir. Bitkisel kökenli ergokalsiferol ve hayvansal kökenli kolekalsiferoldur. Deride güneş ışınlarının etkisiyle 7-dehidrokolesterole dönüşür. Sonra karaciğerde 25. karbon atomundan hidroksillenerek 25(OH)D3’e dönüşür. Vitamin bağlayan proteinle dolaşıma geçerek böbreğe taşınır. Böbrekte Vitamin D’nin aktif formu olan 1,25(OH)2D3’e çevrilir.
Vitamin D’nin bilindik görevleri: Kalsiyumun ve fosforun normal emilimine/kullanımına katkıda bulunur. Kemiklerin korunmasına katkıda bulunur. Kas fonksiyonunun korunmasına katkıda bulunur. Dişlerin korunmasına katkıda bulunur. Bağışıklık sisteminin normal fonksiyonuna katkıda bulunur. Hücre bölünmesinde görevi vardır. Obezite, diyabet, hipertansiyon, depresyon, kanser, immun sistem hastalıkları gibi pek çok metabolik durumun patogenezinde rol oynamaktadır.
D vitaminin nasıl takviye edilmesi gerekir?
Organizmada D vitamini sentezi, emilimi ve metabolizması güneşlenme suresi, yaşanılan coğrafya, deri pigmentasyonunun miktarı, yaş ve hastalıklar (obezite, kistik fibrozis, cölyak) gibi birçok faktörden etkilenmektedir.
En ideal vitamin D alımı güneş ışığı karşısında vücutta kendiliğinden sentezlenmesidir. Elleri ve kolları açık bir sarışın kişi 1 saatte, zenci birisi ise 3 saatte yaklaşık 15000 ünite vitamin D üretir.
İnsanlarda olması gereken serum vitamin D düzeyi 30-100 ng/ml kabul edilmiştir.
Toplumun % 80’inde serum vitamin D düzeyi 30 ng/ml altındadır. Bunun da en önemli sebebi: Şehirleşme hayatına vücut adaptasyonu henüz meydana gelmemiştir.
Her ne kadar toksik doz 100 ng ml üzeri kabul edilse de gerçekte bu da doğru değildir. Toksik doz en az 240 ng/ml üzeridir.
D vitamini hangi hastalıklara iyi gelmektedir?
Vitamin D yüzü aşkın kanserin metastazını engelleyici rol oynar. Kemik metabolizması üzerine olumlu etkileri ile osteopeni ve osteoporozu engelleyici özelliği vardır. Kas, iskelet, kalp ve damar sağlığı, diş sağlığı, tansiyon, depresyon ve immünite için önemlidir.
Vitamin D’nin bu bilindik etkilerinin yanında çok fazla bilinmeyen ancak çok önemli özellikleri de vardır.
Tüm otoimmün hastalıklar alışılmış dozlardan daha yüksek doz vitamin D ile tedavi edilebilir. Brezilyalı Nöroloji Preofesörü Dr. Cícero Coimbra (https://www.coimbraprotocol.com/the-protocol-1) tarafından bulunmuştur. Başlıca otoimmün hastalıklar: Tip I Diyabet, Romatoid Artrit, Sedef Hastalığı (Psoriazis), Multipl Skleroz (MS), Sistemik Lupus Eritematozus (SLE), İnflamatuar Bağırsak Hastalığı (İBS) (Crohn ve ülseratif kolit, gluıten enteropatisi), Addison Hastalığı, Graves Hastalığı, Hashimoto Tiroiditi, Sjögren Sendromu, Myastenia Gravis, Otoimmün Vaskülit, Pernisiyöz Anemi, Çölyak Hastalığı…vs dir.
Brezilyalı Nöroloji Profesörü Dr. Cícero Coimbra tarafından tanımlanan Combrai Protokolü; yüzlerce doktor, milyonlarca otoimmün hastada uygulamaktadır. Toksik doz 240 ng/ml kabul edilmiştir. Bu protokolün tanıtımının yapıldığı bazı facebook gurupları vardır. Bu gurupların bazılarında yüz binlerce hasta üyedir. Belli başlıları aşağıdadır.
https://www.facebook.com/groups/528624870516079
https://www.facebook.com/groups/298155730298164
https://www.facebook.com/protocolocoimbrabrasil
Covid 19 ile D vitamini arasında bir ilişki olduğunu düşünüyor musunuz?
Covid’den korunma ve tedavisinde en etkili yöntem vitamin D kullanımıdır. Covid pandemisi çıktığı ilk günde vitamin D’nin etkili olduğuyla ilgili tespitim olmuştu. On binlerce hekimin yer aldığı facebook guruplarda bunu paylaştığımda bazı hekim arkadaşlarımın saldırısına ve hata hakaretine bile uğradım. Bana “sığır”, “katil” diye yazan hekimler bile oldu. Ancak zaman içinde vitamin D’nin covid’de etkili olduğuyla ilgili yayınlar çıkmaya başladı. Günümüzde binlerce saygın makale bu görüşümü desteklemektedir.
Vitamin D’nin etkisiz olduğu yönündeki bazı karşıt cılız makaleler ve haberler de çıktı. Ancak bunlar incelediğinde bir eksiklik görülecektir. O da kullanılan vitamin D dozunun çok düşük olduğudur. Bunu bir örnekle açıklarsak: Ağrıda etkili olan paracetamol dozu 500 mgdir. 500 mg altında ki dozlarda ağrı kesici özelliği yeterli olmaz. Aynı olay vitamin D kullanımında da geçerlidir. Kullanılan vitamin D düzeyi düşük ise covid’e karşı etkinliği ya az ya da yeterli düzeyde olmayacaktır.
Covid hastalığında standart bir tedavi yoktur. Birçok ülkede farklı ilaçlar kullanılmış ve ilerleyen süreçte çoğu terk edilmiştir. Aşıların mutasyonlara etkisi tartışmalı olup, esasen beklenen ölçüde koruma yapmadığını görmekteyiz. Orta ve uzun vadede yan etkileri de bilinmemektedir. Şimdilik tam olamasa da kısmen koruyucu etkisinden dolayı aşılanmanın olması gerektiğini düşünmekteyim. Toplumda aşılanmaya rağmen aşılı ya da aşısız çok sayıda yeni hasta tespit edilmekte, hastahaneler dolmakta ve yoğun bakımlarda bazen yer sorunu olmaktadır.
Covid pandemisinin ilk aylarında toplumda bir şaşkınlık ve panik havası hâkimdi. Daha sonra vitamin D kullanımın iyi geldiğiyle ilgili yayınlar ve haberler ortaya çıkmaya başladı. Bundan dolayı insanlar vitamin D kullanmaya başladı. Ancak hangi dozda ve nasıl kullanılacağıyla ilgili netleşmiş bilgiler yoktu. Halen de bu konuda bir standartlaşma yoktur. Şu kesin ki; Covid hastalığından korunmanın en iyi yolu ve yöntemi vitamin D kullanımıdır. Bununla ilgili artık binlerce bilimsel yayın mevcuttur. Bu yayınlardan yüzlercesini aşağıdaki yöneticisi olduğum facebook guruplarında paylaşmaktayım.
https://www.facebook.com/groups/235298034859986
https://www.facebook.com/groups/818282288991528
Covid’e etkisi olması için serum vitamin D düzeyinin 50 ng/ml üzerinde olması mutlaktır.
Covid’den en iyi şekliyle korunmak için serum vitamin D düzeyi 80-100 ng/ml arasında olması en idealidir.
Covid hastalığından korunma ve tedavide önerdiğiniz Vitamin D doz ve tedavi şeması nedir?
-Covid’den korunmanın ve tedavi olmanın en etkili yolu vitamin D kullanımıdır. Vitamin D kullanımı aşıdan daha etkili koruyucu bir yöntem olmakla birlikte aşıyı da önermekteyim.
-Vitamin D düzeyi en az 50 ng/ml mümkün ise 80-100 ng/ml olmalıdır.
-Erişkin bir kişide her bir 300.000 ünitelik ampul vitamin D, serum düzeyini 20-30 ng/ml arttırır.
-Vitamin D toksik düzeyi 240 ng/ml dir.
-Başlangıçta kg’ma 6.000-12.000 (ortalama 9.000) ünite verilmelidir. Sonrasında günlük kg’ma 100 ünite olacak şekilde günlük dozlar ya da aylık bolus dozlar halinde verilmelidir. Örneğin 50 kg’lık bireyde başlangıçta 2 ampul vitamin D 300.000 ünite verilmesi ve sonrasında ise 2 ayda bir ampul 300.000 lik vitamin D alınması yeterlidir. İstenirse bu dozlar bölünerek günlük olarak da alınabilir. Çocuklarda da ampul ya da damla ile doz ayarlaması yapılabilir.
Vitamin D ile ilgili başka tespitleriniz ya da çalışmalarınız var mıdır?
Vitamin D’nin çok önemli iki farklı kullanım sahasını buldum.
1-Tüm eklem ağrılarında Vitamin D’nin eklem içine enjeksiyonu ile tedavi mümkündür.
Eklem içine vitamin D enjeksiyonu yöntemi; PRP, kök hücre, karın yağ dokusu, hyalüronik asit, polipeptit, kollejen ve diğer madde enjeksiyon tedavilerinden daha etkili bir yöntemdir. Hem etki oranı daha yüksek hem de etki süresi çok daha uzundur. Tüm artrozlarda, artroskopik girişimsel işlemler sonrası, menüsküs evre 1-3 yırtıkları, ön çapraz bağ onarım sonrası ağrıları, travmaya bağlı ağrılar, enfekte olmayan sinovial hipertrofiler, rotator cuf onarım sonrası ağrılar, eklem avasküler nekroz ağrıları, ekleme nafiz kırıkların rehabilitasyon öncesi ağrılarında… vs oldukça eklidir. Tüm eklem ağrılarının % 90 üzerinde tatmin edici ve kabul edilebilir ağrı kesici özelliği vardır. Vitamin D eklem içinde ağrı reseptörlerine bağlanarak ağrıyı keser. Osteofit gelişimini önler. Kıkırdak incelmesini önler. Hatta eklem rejenerasyonuna bile katkı sağlayabilmektedir. Vitamin D’nin eklem tüm eklem ağrılarında kullanılabileceği tarafımca bulunmuştur. Patent başvurusu tarafımca yapılmıştır.
2-Kronik lokal ağrılı bölgeye vitamin D enjeksiyonu ile tedavi edilmesi:
Lokalize ağrılı noktaya Vitamin D enjeksiyonu yapılır. Ağrı kesilir ve tedavi olur. Kronik lokal ağrılar: Tenisçi dirseği, kalkaneal spur (topuk dikeni ve aşil yapışma yeri kemik çıkıntısı), higroma (ganlioma, tendon kisti), tetik parmak(çok ilerlememiş durumda), faset eklem ağrısı, fantom (phantom) ağrısı, enfekte olmamış bursit, birinci dorsal kompartman tendiniti (De Quervan, radial stiloid tendiniti), Meraljia Parestetika ve/veya Morton Metatarsaljisi (Interdijital Nöroma), kronik noktasal ağrılarda lokal enjeksiyon ile ağrı kesici olarak kullanılmasıdır. Bu uygulamalar esnasında damar ve sinirlerden kaçınılır. Lokal kronik ağrılarda Vitamin D’nin lokal enjeksiyonu tarafımca bulunmuştur. Bu buluş için de patent başvurusu yapılmıştır.
Hocam verdiğiniz değerli bilgiler için teşekkür ederiz. Son olarak bir hekim gözü ile okuyuculara daha sağlıklı bir zihin ve beden için önerileriniz var mıdır?
Covid hastalığından korunmanın en iyi yöntemi olan vitamin D’dir. İhtiyacı olan her birey rahatlıkla vitamin D kullanabilmelidir. Önemli olan vatandaşın hangi dozlarla nasıl kullanacağı konusunda bilinçlendirilmesidir. Sağlık Bakanlığı tarafından spot bilgiler basın yoluyla başta sağlık çalışanları ve vatandaşa iletilmelidir.
Vitamin D beden ve ruh sağlığında son derece etkili bir hormondur. Vücudun en ideal vitamin D tedarik yöntemi yeterli güneş ışığı almasıdır. Şehir hayatında çoğu bireyde bu mümkün olmamaktadır. Vitamin D takviyesi kaçınılmazdır.
Vitamin D ruhsal ve bedensel anlamda sağlıklı olmak için çok önemlidir. Vitamin D düzeyinin insan ömrünü ortalama on yıl uzatabileceğini öngörmekteyim.
Sayın Hüseyin Çoban hocamızın verdiği değerli bilgiler sonrasında öncelikle doğal yöntemlerle güneş ışınlarından, doğal yollarla alamadığımız dönemlerde doktorumuza danışarak bizler için uygun dozlarda D vitamini alımının ihmal edilmemesinin hepimiz için önemini tekrar vurguluyor ve bilgilerin sizler için faydalı olduğunu umuyorum.